top of page

Eğitimlerimize Toplumsal Cinsiyet Konusunu Nasıl Dahil Edebiliriz?

Eğitim vermek, atölyede kolaylaştırıcılık yapmak, sürekli insanlar ile içli dışlı olmak ve bu kişilerin öğrendiklerinde küçük de olsa bir pay sahibi olmak büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bu sorumlulukları yerine getirmek için sürekli yenilenmeye, öğrenmeye açık olmak gerekiyor. Eğitimler sırasında kullandığımız dil, üslup, tavır, mimikler ve jestler katılımcılara farkında olduğumuz ya da olmadığımız pek çok mesaj iletiyor. Bu nedenle eğitmenlik yaparken toplumun cinsiyetlerimiz üzerine biçtiği rollerinin farkında olmamız, bizi bu rollerin nasıl etkilediğini bilmemiz ve bu konuda örnek bir duruş sergileyerek eğitimlerimizde cinsiyetten bağımsız bir dil kullanmamız önemli.

Peki nedir Toplumsal Cinsiyet?

Kısaca tanımlamak gerekirse; “Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkeklerin beklentilerini, değerlerini, imajlarını, davranışlarını, inanç sistemlerini ve rollerini tanımlayan fikirlerin sosyal yapılanmasıdır… Toplumsal cinsiyet ise toplum tarafından verilen erkeklik ve kadınlık hakkında kültürel görüşler, inanç sistemleri, imajlar ve beklentilerle yapılanmıştır. (Imke Kreusel, Andreas Speck)” diyebiliriz.

1 – Kapsayıcı bir bakış açısı geliştirerek

Toplumsal Cinsiyet eğitimini birkaç kez alarak/vererek toplumun üzerimizde kurduğu cinsiyet algısını yıkmamız zor. Dolayısıyla günlük hayatımızın her anında yer alan bu baskıyla mücadele etmek için eşitlik kavramını eğitimlerimizin tamamına yaymalıyız. Ancak bu sayede kapsayıcı bir akış açısı geliştirebilir ve etkileşime geçtiğimiz her kişiye bunu yayabiliriz.

2- Eğitim içeriklerimizi gözden geçirerek

Eğitim içeriklerinde toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının olup olmadığını gözden geçirebilir ve varsa bunları cinsiyetsiz olacak şekilde değiştirebiliriz. Eğitimlerde kullandığımız metotları, ilettiğimiz mesajları, tavrımızı, örneklerimizi, anlatacağımız hikayeleri cinsiyetsiz bir şekilde içeriklerimize yeniden ekleyebiliriz.

3- Söylemleri cinsiyetsizleştirerek

Eğitimler sırasında pek çok farklı yaş grubundan, sektörlerden ve sosyo-kültürel seviyeden katılımcı ile karşılaşıyoruz. Katılımcıların pek çoğunun toplumsal cinsiyet konusunda farkındalığı bulunmayabiliyor. Bu nedenle katılımcılar ataerkilliği yüceltecek şekilde espriler yapabiliyor, örnekler verebiliyor. Eğitmen olarak öncelikle kendi söylemlerimizden sorumluyuz. Kendi söylemlerimizde cinsiyetsiz olmalı; konu ve katılımcı analizi yaparak hassas bir şekilde küçük geri bildirimler vermeliyiz. Ancak unutulmamalı ki katılımcılara otomatik olarak kullandıkları cinsiyetçi söylemlerin sonuçlarını aktarsak da her zaman etkili olamayabiliriz. Katılımcınıza geri bildirim verdiğimizde katılımcımız buna hazır değilse eğitimin de bütünü de bozulabilir. Bu nedenle katılımcıları iyi analiz ederek ve kendi söylemlerimizi cinsiyetçilikten arındırarak farkındalık oluşturmaya çalışabiliriz.

4- Sürekli kendimizi güncelleyerek

Toplumsal cinsiyet konusunda yapılan pek çok araştırmalar Amerika ve Avrupa’da gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde bu tür araştırmalar yapılsa da pek çoğunun önü kesilmekte ya da toplumda duyurulması zorlaştırılmaktadır. Bu nedenle bu konuda bilgiler paylaşan güvenilir kaynakları ve sivil toplum örgütlerini takip ederek ve güncel araştırmaları kontrol ederek kendimizi geliştirmeliyiz. Güncel olmayan bilgileri paylaşmak katılımcılarımız ile olan etkileşimimizi zedeleyebilir. Bu nedenle sürekli öğrenmeye ve sürekli kendimizi geliştirmeye çalışmalıyız.

Bu yazıyı yazarken yararlandığımız kaynaklar:

Eğitim Reformu Girişimi “Eğitimde ve Eğitimle Toplumsal Cinsiye Eşitliği”

Şiddetsizlik Merkezi

Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi

3 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page